|
|
|
Mert Ulupınar
- YAŞLI EŞEKTEN HAYAT TECRÜBESİ
|
|
|
|
|
|
|
YAŞLI EŞEKTEN HAYAT TECRÜBESİ
Bir çiftçinin eşeği hendeğe düşmüştü. Çiftçi onu oradan kurtarabilmek için ne yapması gerektiğini kara kara düşündü. Hendek, başka birsinin aşağıya inip hayvanı kurtarabileceği kadar geniş değildi. Yukarıdan ip sarkıtarak da kurtarmak da mümkün değildi eşeği. Üstelik, hayvancağız acıyla sürekli inliyordu. Anlaşılan, bir yeri yaralanmamıştı ve ölmesi yakındı.
Sonunda çiftçi kararını verdi. Eşeğin ölmesine yardım edecekti! “Bu eşek zaten çok da çekiyor ve çok da yaşlı” diye düşündü. “Onu kurtarmak için saatlerce ter dökmeye deymez. Nasıl olsa ölecek. Üstüne kürekle toprak atarsam, hem eşeğini gömmüş olurum, hem de tehlike oluşturan bu hendeği kapatmış olurum.” Sonra komşularını yardıma çağırdı.
Böylece, o ve mahalleliler çukurun dibinde can çekişmekte olduğunu düşündükleri eşeğin üzerine kürekle toprak atmaya başladılar. Üzerine sürekli toprak yağan eşek, önce yürek parçalayan bir sesle anırmaya başladı, fakat bir süre sonra sesi duyulmaz oldu.
Çiftçi, eşeğin öldüğünü ve üzerinin toprakla kapanmış olduğunu sanarak hendeğe baktı. Gördüklerinin karşısında donup kaldı. Eşek, her kürek topraktan sonra silkiniyor, sırtındaki toprağı aşağı fırlatıyor, sonra da hırsla yerdeki toprağı ayaklarıyla eziyordu. Bu şekilde, insanların attığı her kürek toprakla, eşeğin ayaklarının altındaki toprağın seviyesi biraz daha yükseliyordu.
Hendek dolarken eşeğin yukarı doğru çıkmakta olduğunu gören mahalleliler de önce şaşırdılar, sonra utandılar. Çünkü üzerine toprak atarak öldürmeye çalıştıkları zavallı hayvan, onların isteklerinin tam tersine, ayılan topraklar sayesinde neredeyse çukurdan kurtulmak üzereydi. Bundan sonraki topraklar, eşeği gömmek değil kurtarmak için atılacaktır.
Nihayet, eşek tüm gücünü toplayıp yukarıya doğru son bir şıçrayışla hendekten çıkmayı başardı. Sonra sesli, sesli aranıp oradan uzaklaştı. Ve daha uzun seneler yaşadı.
Mahallede, eşeğin başına gelenler çok meşhur oldu ve herkes bu olayı bir birine anlattı. Elbette, herkes ondan kendine göre bir “hisse” çıkardı. Ama hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği ders şu oldu: Karşılaştığımız her sorun, aslında biraz daha yükselmemiz için ümitsizliğe düşmemekti. İnsan en derin sorunun hendeğinden bile çıkabilirdi. Yeter ki, en kötü çukura, yani ümitsizlik çukuruna düşmesin
|
|
|
|
|
|
|