Aşure
Aşure , Arapça on (10) anlamına gelen “aşara” sözcüğünden türetilmiş olmakla beraber, 72 Müslüman’ın Hicri 61 yılında Muharrem Ayının 10. gününde (10 Aralık 680), Halife Yezid’in emri üzerine günlerce aç ve susuz bırakıldıktan sonra öldükleri için o güne “Aşure Günü” denilmiştir. Bunun yanıra, Hz. Adem’in işlediği günahtan dolayı ettiği tövbenin kabulü, Nuh Peygamber’in gemisinin tufandan kurtulması, Hz. Yunus bir balığın karnından çıkması, Hz. İbrahim’in ateşte yanmaması, Musa Peygamber’in Kızıldeniz’i geçerek İsrailoğullarını Firavun’dan kurtarması gibi olayların gerçekleştiği gün olarak da anılmaktadır.
“Aşure Çorbası” olarak da bilinen bu tatlının ortaya çıkışına dair bir çok rivayet vardır. Bunlardan en yaygını ise; Nuh Peygamberin tufandan sonra, kurtuluşun şükrü olsun diye geminin ambarında kalan erzakları karıştırıp bir tür tatlı hazırlamasıyla ortaya çıkmıştır. Muharrem aynın 10. günü de geleneksel olarak aşure pişirilmektedir. Bu senede Miladi Takvime göre Muharrem’in 10. günü 7 Ocak gününe rastlamaktadır.
Alevi inancına göre; Muharrem matemi aşure ile son bulmaktadır. Hz Hüseyin’in Kerbela’daki acısı ve 12 İmamın acılarını anmak için matem tutulmaktadır. Fakat amaç, öç duygularını kabartmaktan öte, böyle acıların bir daha yaşanmaması için, insanlık değerlerini ve Alevi öğretisini özümsemek ön planda tutulmaktadır. Matem süresince; bıçak gibi kesici aletlere el sürülmez, kurban kesilmez ve et yenmez. Matem boyunca hiçbir canlıya eziyet etmemek esasdır. Kalp kırmamak, dedikodu yapmamak ise, “Matem Orucu”nun temel ilkelerindendir. Muharrem matemi aşure geleneği ile bitermaktedir. Aşure, Muharrem ayının dostluk ve barış simgesi olarak kabul edilmektedir.
|